Lisansüstü Eğitim Kurumlarının Kimi sorunları Üzerine
Ülkemizde üniversite sayılarının artışına paralel olarak lisansüstü eğitim veren kurumların da sayısında artış oldu. Özellikle son yıllarda disiplinler arası program sayısında ve çeşidinde bir zenginlik olduğunu gözlemliyoruz. Bununla birlikte eğitimde kalite sorunu da karşımıza çıkmaya başladı. Önümüzdeki yıllarda bu sorunu daha çok konuşuyor olacağız. Son birkaç yılda Yüksek Öğretim Kurulu enstitüleri doğrudan ilgilendiren konularda bir takım kararlar aldı. Bu kararların bazıları enstitüleri olumsuz yönde etkiledi ve eğitimde kalitenin düşmesine neden oldu. Bunlardan biri öğrencinin kendi isteği dışında kaydının silinmesinin imkansız hale gelmesini sağlayan bir yasanın çıkmış olmasıdır. 25.02 2011 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 2547 sayılı kanunun 173. Maddesine eklenen geçici 58. Madde ile üniversitelerden atılma kaldırılmış, daha önceden çeşitli nedenlerle üniversite eğitiminden uzaklaşmış ve uzaklaştırılmış olan öğrenciler için af çıkarılarak yeniden öğrenci olma hakkı tanınmıştır. Yasanın çıkmasından bu yana geçen iki senelik süre ve uygulama yasada bir takım değişiklikler yapılması gerektiğini gösteriyor. Kaydını yaptırmayan ve derslerde başarılı olmayan öğrencilerin dosyalarının arşive kaldırılması, herhangi bir af kanunu çıkarmaksızın, sadece dilekçe vermesi halinde yeniden öğrenciliğe başlaması sorunları ortadan kaldıracak gibi görünmektedir. İkinci sorun harçların kaldırılmasıdır. Lisansüstü eğitim mecburi bir eğitim olmadığı gibi yapan kimseye de mezun olduktan sonra kimi ayrıcalıklar sağlamakta, kişiler maddi menfaatler elde etmektedir. Lisansüstü harçları ödeyemeyen ve mağdur olan kimse olmadığı gibi öğrenciler arasında böyle bir beklenti de bulunmamaktaydı. Harçların olmaması ve atılmanın kalkması öğrencilerin ilk başta menfaatine uygulamalar olduğu düşünülürken zaman içinde tam tersi bir netice hasıl ettiğini ve eğitimin kalitesini ciddi manada tehdit ettiğini görüyoruz. Zamanında verilemeyen dersler dönem uzamasına neden olmakta, beşinci yarıyıldan itibaren harçlar yeniden başlamakta, bir önceki döneme göre artarak devam etmektedir. Bu iki durum harcını ödemeyen başarısız öğrencilerin sayısını artırmakta olup lisansüstü eğitimde harç konusunun yeniden gündeme alınması gerektiğini düşündürtmektedir. Üçüncü sorun bir öğrencinin aynı anda birden fazla programa kaydını yaptırabilmesidir. Bu hem programlarda dersleri olumsuz etkilemekte, hem de üçüncü şahısların lisansüstü eğitim almasına engel olmaktadır. İkinci programa kayıt yüksek bir harç bedeli ödenerek yapılmalı, böylece daha çok kimsenin lisansüstü eğitim almasının yolu açılmalıdır.
Sizlerle paylaşmak istediğim son husus bütünleme sınavlarının getirilmiş olmasıdır. Lisansüstü eğitimde böyle bir sınavın hiç bir faydası ve etkinliği olmamakta, dönem içinde yapılan faaliyetlerle değerlendirilen öğrencilerin performansının bir sınavla tekrar değerlendirilmesi pek mümkün görünmemektedir. Dolayısıyla lisansüstü eğitim bütünleme ile ilgili genelge dışında tutulmalıdır. Sonsöz: Lisansüstü eğitimde yeni düzenlemeler şart.